SILKE OTTO-KNAPP
1970, Osnabrück. Londra’da yaşıyor.
Tuval üzerine sulu boya ve guaş gibi basit malzemeler kullanan Silke Otto-Knapp kendi kendilerine koydukları sınırları aşmak istiyormuş gibi duran tuhaf, parıldayan resimler yapıyor. İstanbul’daki ikameti sırasında ürettiği dizi, kente doğrudan bir göndermede bulunmuyor; ama atmosferlerinde bu mekânı belirleyen ışık niteliği ve tereddüt hissediliyor. Resimlerde betimlenen manzaralar ve dişi figürler, doğrudan hayattan alınmak yerine fotoğraflardan hareketle yapılmışlar. Dolayısıyla sunilikle flört halindeki resimler, hem parlak altın veya gümüş renkleri hem de sessiz, kendine hakim kompozisyonlarıyla vurgulanan bir nitelik gösteriyorlar. Figürlerin hepsi, bizi karşılamaya dikkatle hazırlanmışçasına merkezi konumdalar, pozları günlük hayattan alınmış bir sahneden çok teatral bir anla bağlantılı. Ancak yüzleri boyanmadan bırakılmış, kendilerine bir rol veya bir duygu verilmesini bekleyen boş sayfalar gibi. Bu belirsizliği, imgelerin sık sık suyla silinip üstlerinin boyanmasıyla oluşmuş, şeffaf yüzeyin altından gözüken, önceki imgelerden birikmiş izler sağlıyor.
Bu resimler geleneksel anlamda portre sayılmasalar da – çoğu, bale ve moda çekimi fotoğraflarından hareketle yapılmış –, biçimlendirilmiş pozlar ve kostümler aracılığıyla psikolojik bir yük taşıyorlar. Tabloların, Deniz Palas’ın ev içi mekânındaki varlıkları hem rahat hem de biraz sıkıntı verici bir durum yaratıyor. Figürler ve manzaralar, ev içi bir hikayesinin başlamasını bekleyen, hareketleri başka bir zamana kadar askıya alınmış karakterlere benziyor.
Charles Esche
DENİZ PALAS APARTMANI